“Ekmek Arası”, Charles Bukowski’nin çocukluğunu ve
gençliğini anlattığı romanı. Aslında kitabında yarattığı karakterin ne
kadarının kendisi olduğu tam bilinmiyor ama ondan büyük izler taşıdığı
muhakkak. Belki de bana böylesi daha çarpıcı geldiği için, ben kendi hayatını
anlattığını düşünmeyi tercih ediyorum. “Ekmek
Arası” küçük bir çocuğun gözünden tüm çıplaklığıyla hayatı anlatıyor. Bazen o
kadar gerçek ve korkunç ki okurken iliklerinizde hissedip, dişlerinizi
kenetlemeden edemiyorsunuz. O tertemiz ruhun yavaş yavaş nasıl kirlendiğini,
kirletildiğini açıkça görüyorsunuz her sayfada. Bilemiyorum belki de kadınca
bir şevkat benimkisi..
O yaştaki anılarımı, Henry’nin anlattığı detayda hatırlamıyorum ama hatırladığım ve özdeşleştirdiğim detaylar, unutmanın bir lütuf olduğunu tekrar hatırlatıyor bana. Bu kitap fazlasıyla çarpıcı, hatta bazen rahatsız edici. Ama işte bu kadar gerçekçi olduğu için de bu kadar iyi.. Sade bir dil kullanmış yazar, dolandırmadan söylüyor, dan diye vuruyor yüzümüze..
Kitap için belki fazla açık saçık bile denebilir, ama kitabın kapağını her kapatışımda aklımda kalan kitabın o kısımları değil, acı çeken, direnen, çırpınan ve iyi olma olasılığı varken bir şekilde yanlış yöne sürüklenen bir çocuk oluyor sadece.. Çocuk, bu kadar kırılgan bir canlıyı büyütmek ve ağzından çıkan her harfin onun hayatını etkileyebileceğini bilmek bir kez daha korkutucu geliyor gözüme.
Belki de şu ana kadar okuduğum kitaplardan hakkında en çok yazmak istediğim bu oluyor. Her paragrafından bahsetmek istiyorum, her cümlesini tartışmak.. Bu yazıda bunu yapmak mümkün değil tabi ki. Küçük bir tavsiyeyle bitirmek istiyorum sadece; “Ekmek Arası”nı okuyacaksanız, canınızın sıkılmasına, kızmaya ve düşünmeye hazır olun.
O yaştaki anılarımı, Henry’nin anlattığı detayda hatırlamıyorum ama hatırladığım ve özdeşleştirdiğim detaylar, unutmanın bir lütuf olduğunu tekrar hatırlatıyor bana. Bu kitap fazlasıyla çarpıcı, hatta bazen rahatsız edici. Ama işte bu kadar gerçekçi olduğu için de bu kadar iyi.. Sade bir dil kullanmış yazar, dolandırmadan söylüyor, dan diye vuruyor yüzümüze..
Kitap için belki fazla açık saçık bile denebilir, ama kitabın kapağını her kapatışımda aklımda kalan kitabın o kısımları değil, acı çeken, direnen, çırpınan ve iyi olma olasılığı varken bir şekilde yanlış yöne sürüklenen bir çocuk oluyor sadece.. Çocuk, bu kadar kırılgan bir canlıyı büyütmek ve ağzından çıkan her harfin onun hayatını etkileyebileceğini bilmek bir kez daha korkutucu geliyor gözüme.
Belki de şu ana kadar okuduğum kitaplardan hakkında en çok yazmak istediğim bu oluyor. Her paragrafından bahsetmek istiyorum, her cümlesini tartışmak.. Bu yazıda bunu yapmak mümkün değil tabi ki. Küçük bir tavsiyeyle bitirmek istiyorum sadece; “Ekmek Arası”nı okuyacaksanız, canınızın sıkılmasına, kızmaya ve düşünmeye hazır olun.
09 Ağustos 2014
“Herkes benim bilmediğim bir şeyler biliyordu.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder