Haberlerde Nobel Edebiyat Ödülü’nün bir kadına verildiğini
duyduğumda hemen ismini not aldım ve okuma listeme Alice Munro’yu da ekledim.
Listenin ön sıralarına çıkmasıysa bir arkadaşımın da okuma listesinde olduğunu
öğrenmem ve bu tesadüfün hoşuma gitmesiyle oldu. Aslında bir süre öykü kitapları
ile ilgili yazı yazmamaya karar vermiştim ama Alice Munro’nun fazlasıyla
gerçekçi ve çarpıcı öykülerini okuduktan sonra onunla ilgili yazmamak haksızlık
olurdu.
Alice Munro’nun öyküleri başlarda ağır gibi gözükse de
sayfalar ilerledikçe bunun olay örgüsünü sağlamlaştırmak ve hikayeyi daha inandırıcı
kılan ayrıntılarla dolgunlaştırmak için yapıldığını fark ediyorsunuz. Yazar
seçimini öyküden yana kullanmış olsa da yazdıkları sayfalarca sürecek bir
romana dönüşecekmiş izlenimi veriyor adeta. Zaten öykülerinin bazılarının filme
uyarlanmış olması da bunu kanıtlıyor bence. Yazılan birkaç sayfadan çok daha
fazlasını okumuş gibi hissettiriyor insana...
Hikayenin merkezine uzak detaylarla başlayan sayfalar ilerledikçe merak
ve beğeni seviyeniz aynı derecede artıyor ve sayfaları tamamladığınızda düşündürücü,
güzel bir öyküyü tamamlamış olmanın zevkini yaşıyorsunuz. Ancak itiraf
etmeliyim birkaç öykünün sonunun biraz aceleye getirildiği izlenimine kapıldım,
süslü birkaç cümleyle birdenbire tamamlanıveriyor hikayeler ama yine de değerleri
azalmıyor.
15.04.2014
Not: Forextraview Dergisi'nin 16. sayısında yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder