
Heyecanla sayfalarını çevirip kitapla aynı isimde bir hikaye
arıyorum, ilk okumak istediğim, hatta belki de ihtiyaç duyduğum o. Ama bulamıyorum yok. Oysa sahiden de
herkes kendisiyle meşguldü, ben de dahil ve kimse bir diğerini önemsemiyordu
yeterince…
Sonra teker teker okumaya başlıyorum hikayeleri… Okudukça yazarın
yalın ve sürükleyici diline hayran kalıyorum, daha çok merak ediyorum bu
kitapla nasıl tanıştığımı ama çıkaramıyorum bir türlü. Hikayeler birbiri ardına
akıyor, su gibi. Art arda okumak istiyorum, durmadan, bir yandan da bitecek diye
korkuyorum. O kadar sade ve güzel yazılmış ki hikayeler, kıskanacağım
nerdeyse.. Böyle yazmak usta işi… Her hikaye farklı bir tarzda yazılmış. Sanki
farklı malzemeler kullanarak yeni lezzetler yaratmak istemiş ve usta bir
aşçının damakları şenlendiren sofrasına dönüşmüş kitap. Aşçı malzemelere ve
mutfağa nasıl hakimse, Murat Gülsoy da hikaye türü üstünde öylesine hakim.
Kitabı bitirmeden Murat Gülsoy’u araştırıyorum. Mühendis,
üstüne psikoloji yüksek lisansı, üstüne doktora, bir de yazarlık, ayrıca
öğretim görevlisi.. Hayran kalmamak elde değil. Şimdi sepetime doldurup satın
aldığım kitaplar arasında Murat Gülsoy’unkileri de bekleme zamanı… Keşfedilecek
çok şey var şu dünyada. Hepsini değilse bile şöyle zevk alınacak kitaplarla, iyi
yazarlarla tanışma fırsatı daha sık çıksa karşımıza…
13.12.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder